İçeriğe geç

1. SERBEST

1 ve 0’dan 76 Sanatçıya

Bu salonda sizlerle ilk sergimizin heyecanını yaşıyoruz. Zor bir sürecin içerisinden geçiyoruz ve gelecekte bizleri neler bekliyor tahmin edilemeyecek bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin içinde olmak ne kadar kötü de olsa, bizleri etkileyerek geliştireceğine inanıyorum. Sanat zaten zor süreçlerden beslenir. Sanat tarihine baktığımızda birçok disiplin ve sanat akımının sıkıntılardan doğduğunu görürüz. Bu akımlar söylemleri ve manifestolarıyla düzene başkaldırmışlar dolayısıyla sanatın mimarları olmuşlardır. Bizler de bu süreçteki çalışmalarımızla yeni mimarlar olabiliriz.

Dijital teknolojinin hayatımıza girmesiyle modernite değişmeye başlamış ve post-modern bir sürece girmiştir. Şimdi bu süreç sanal bir boyuta geçtiğimizi gösteriyor. Kendi deneyimimde bu süreç bizlere yaklaşıyordu ancak Covid-19 pandemisi bu süreci katalizör etkisiyle hızlandırdı. İnsanlar evlerinde hem kendilerini keşfetmeyi öğrenmeye başladı hem de evlerinde ne kadar az vakit geçirdiklerini farketti. Ev ortamının farklı detaylarını görmeye başladılar. Böylece kendi iç benliklerinde yol alarak ve diğer insanlarla internet vasıtasıyla etkileşim kurarak ortak bir ağ oluşturdular. Herbirimiz farklı deneyimlerimizle ve paylaşımlarımızla bu ağı gün geçtikçe daha fazla güçlendiriyoruz.

Bizler bu ilk kıpırtı auralarını birleştirerek, sizlerden serbest kategoride işler bekledik. İlk sergimizin serbest olmasının en önemli sebeplerinden birisi bize göre buydu. Covid-19 süreci bizler için çok yeni. Alt yapısının da yeni yeni oluştuğu bir süreç olarak görüyorum. Bu süreçte tabiki işler üretilmeye başlandı. Sanatçı zaten güncelin sesini duyurmalı ve söylemlerini yansıtmalıdır. Ancak bu taze alt yapının biraz daha özümsenmesi için zaman gerektiğini düşünüyorum. İlk dürtü ile son dürtümüz arasında çıkan eserleri göreceğimiz ve üzerine güzel sohbetler yapacağımızın inancındayım…

Bir kaosun içerisindeyiz. Fizikteki Gauss yasası gibi dış bir akıntı ile kendi iç akıntımız arasındaki bağlantı gibi… Serbest konumuzla farklı eserler ile bu kaosu yaratmak varken, matematikçi olan Fibonacci (Leonardo Bonacci) ile kaosun içerisinde bir düzen oluşturmak istedik. Neden Fibonacci? Sanal bir galeridesiniz ve içerisinde gezip eserlere bakıyorsunuz. Bu eserler gerçekte varlar ancak şu anda burada bizlere sanal olarak gözükmelerinin sebebi 1 ve 0 lar. O kadar çok 1 ve 0 var ki izlediğiniz her bir eser aslında altındaki algoritma ile daha başka birer sanat eserine dönüşüyor. “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden-Üretim Çağında Sanat Eseri” kitabında Walter Benjamin eserin çoğaltılmasında auranın yıkımından bahseder. Bu gerçek de bazı yönlerden doğru olsa da aura özünde korunur ve o andadır.

Gönderilen eserler farklı formatlarda bizlere geldiler, farklı 1 ve 0 dizilişleriyle bizler de onları sanal mekana aktardığımızda yeni bir dizilim gösterdiler. Auraları da kendilerine özgü oldu. Böylece baktığınız her bir eser mekanın sayısal değeri ile birleşerek farklı bir algı yarattı. Bu yüzden burada yaşadığınız deneyim ile aynı serginin gerçekte yaşadığınız deneyim arasında farklılıklar olacaktır. Eserlerin farklı auraları olduğu için… Fibonacci dizilimine baktığımızda 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34… şeklinde kendinden önceki rakam ile toplanarak gider ve bir spiral yaratır. Başlangıç 1’dir ve sanal olan dijital dünyamızın 1 ve 0’larıyla Fibonacci bizi birleştirir.

Sergimiz üç odadan oluşmakta ve bizler bu sergi için 76 sanatçının işlerini kabul ettik. 76 çünkü, eserleri spiral olarak dağıttığımızda 34, 21, 13 ve 8’e kadarki dizilimi kendimize aldık. Aynı zamanda Fibonacci dizilimi 1 rakamı dışında başka rakamlar ile de başlayabilmektedir. Başlangıç rakamı 4 kabul ettiğimizde 4, 8, 12, 20, 32 bizleri siz değerli sanatçılarımıza çıkartmaktadır. Sizlerin çok değerli katkılarıyla Art Cloud Gallery’nin ilk sergisi “Sanal Fibonacci Salonu”nda açılıyor. Günümüzdeki bu zor süreçte bizlere vermiş olduğunuz desteğiniz çok değerli. Katılımcı tüm sanatçılarımıza Art Cloud Gallery olarak çok teşekkür ediyoruz… Sanatla kalın…

Caner CANDAN

Küratör / Mayıs 2020